19 Ekim 2010 Salı

Kitabın Yararları

Yemek, içmek nasıl bedenimizin ihtiyacı ise, okumak da ruhumuzun vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Sıkıntımızı unutmak; hayatımızı, ruhumuzu, kafamızı, düşüncelerimizi ve fikirlerimizi aydınlatmak için mutlaka okumaya ihtiyacımız vardır.
Kitap, hiç şüphesiz fertlerin ve milletlerin hayatım değiştiren, yenileştiren ve ilerlemelerini sağlayan en önemli vasıtalardan biridir. Bizi maddi manevi yönden üstün kılan bilgiler, kitap sayfaları arasındadır. İyi kitap, insanda olumlu ilgilerin uyanıp gelişmesine yardım eder.
Yüce Allah’ın Peygamberimize ilk emri “Oku!” dur. Her bilgi okumakla öğrenilmektedir. Okumak ve çocuklarımızı okumaya alıştırmak, en büyük görevlerimizdendir. Çünkü, medeni dünya, bilgi ve teknik üzerine kurulmuştur. Kalkınmak, sağlam kişiliğe sahip olmak, düşünce ve hayalleri geliştirmek ancak kitap okumakla mümkündür. “İnsan ancak okumak yazmakla insan olur.”

Kitap, başta çocukların olma üzere herkesin en iyi, en candan dostudur. Çocukları tatlı hayal dünyasının gizemli ortamına götüren masallar, heyecanlı öyküler, bizi aydınlatan, içi bilgi dolu nice kitaplar vardır.

Bizler başarılı olmak istiyorsak, sadece ders kitaplarım okumakla yetinmemeliyiz. Bunun için değişik türdeki kitapları da okumalıyız. Çünkü kitaplar da bizim en iyi öğretmenlerimiz sayılır.
Kitap, en iyi arkadaştır. Bize hiç kızmazlar. Raflarında sessizce kendilerinin okunacağı günü beklerler. Eğer bir gün içlerinden birini alırsak bize büyük bir sevgiyle en güzel bilgileri verirler, en heyecanlı masalları anlatırlar, şiirleri seslendirirler.

Böylesine candan dostlarla bizlerin de sık sık ilgilenmesi gerekir. Onları hem okumalı, hem de korumalıyız.

Bütün büyük medeniyetler kitaba dayanırlar. Yazıyı tanımayan çok ilkel kavimlerin kitapları da yoktur. Onlarda kitabın yerini, nesilden nesile aktarılan sözlü gelenekler alır. Bu iki kutup arasında bulunan “az gelişmiş” ülkelerde ise, halkın büyük bir kısmı, tıpkı ilkel kavimlerde olduğu gibi, sözlü geleneğe göre hareket etmiş; daha devlete yakın kesim ise, sosyal bir statüye ulaşabilmek için öğrenim zamanında sınırlı sayıda kitap okumuş, elde etmek istediği sosyal statüyü veya mesleği elde ettikten sonra kitaplara veda etmişlerdir. Böyle memleketlerde doktor, mühendis, öğretmen gibi “aydın” sayılanlar arasında bile ömür boyu kitap okumayı bir zevk veya adet haline getirenler son derece azdır. Bunlar bir ayakkabıcı veya berber gibi, mesleklerini bir kere öğrendikten sonra, onu tekrarlamakla yetinirler. Böyleleri için bilgi ve kültür, başlı başına bir değer değil, bir araçtan ibarettir. Gelişmiş memleketlerdeki aydın kesimi, bu geri kalmış memleket aydınlarından ayıran başlıca vasıf, onlarda bitmez tükenmez bir öğrenme ve araştırma merakı olmasıdır. Memleketleri ileri götüren de işte bu unsurdur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder